3 Ocak 2014 Cuma

THE IMPOSSIBLE

THE IMPOSSIBLE(KIYAMET GÜNÜ)

      Ben ki romantik komedi, bilim kurgu ya da ufacık bir reklam filminde bile ağlayabilen bir insan olarak dram filmleriyle ilişkimi Kız Kardeşimin Hikayesi filmini izleyerek bitirmiştim. Fakat bu filmi gördüğümde gerek konusu gerekse Trainpotting, Star Wars, Big Fish gibi ses getiren filmlerdeki oyunculuğuyla hayranlık duyduğum Ewan McGregor'ın baş rolde yer almasından dolayı izlemem gerektiğini hissettim.
       Yönetmenliğini Juan Antonio Bayona'nın yaptığı, başrollerinde Naomi Watts ve Ewan McGregor yer aldığı film 2012 İspanya yapımıdır.

       Filmin konusu ise şöyle: Maria Bennett ve Henry Bennett 3 çocuklarıyla birlikte 2004 Noel tatilini geçirmek üzere Tayland'ın Khao Lak bölgesine giderler. Fakat kısa bir süre sonra gerçekleşen deprem ve arkasından oluşan tsunamiyle felaketin ortasında kalan aile korku içerisinde yaşama tutunma ve hayatta kalma mücadelesi vermeye başlarlar. Fragmanı buradan izleyebilirsiniz.

        Film 26 Aralık 2004'de gerçekleşen Hint Okyanusu depremi ve tsunamisi sırasında Tayland'da tatil yapan Maria Belon ve ailesinin yaşadığı gerçek olaylara dayanmaktadır. Deprem ve tsunamiyi merak edenler ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Her ne kadar çoğu zaman 'gerçek hikayeden uyarlanmıştır' lafının sırf filmlerin ilgi çekmesi için söylendiğini düşünsem de küçük bir araştırmadan sonra bu olayın gerçek olduğuna inandım ve filmi benim için bu kadar başarılı yada ilgi çekici yapan da bu oldu.
      Filmde ilk ilgimi çeken şeylerden biri kurulan mekanlar, makyaj ve yaratılan atmosferin gerçekçiliği. Filmde her ne kadar tsunamiden önceki kurulan mekanlar da çok güzel olsa bile şehir yerle bir olduktan sonra her tarafın sular altında kaldığı, parçalandığı sahneler özellikle çok güzel ve inandırıcı bir şekilde tasarlanmış. Tabi ki Naomi Watts ve Ewan McGregor her filmde olduğu gibi burada da karakterlerinin hakkını vermişler.
      Ailenin birbirleriyle olan ilişkileri, birbirlerine olan bağları film boyunca beni en çok duygulandıran şeylerden biri oldu. Sadece birbirleriyle olan ilişkileri değil, birbirlerini bulmak ya da yaralarını sarmak için dillerini bile bilmedikleri yerlilerden yardım istemeleri, yardım etmeleri oluşan doğal afetlerin insanların birbirlerini tanısın tanımasın nasıl bir araya getirdiğini çok güzel bir şekilde göstermiştir.
        Çocuklarını korumak için bütün zorluklarla başa çıkmaya çalışan Bennett ailesi yeri geldiğinde güçlerini kaybederek küçük çocuklarının onları taşımasına, yardım bulmaya gitmesine izin vererek oluşan bu doğal afet karşısında ki çaresizliği gözler önüne sermiştir. Boş durmak istemeyen, bir işe yaramak isteyen ailenin en büyük çocuğu Lucas'ın hastanede hiç tanımadığı insanların yakınlarını bulmalarına, hastane çalışanlarına yardım etmesi küçük bir çocuğun bile ne kadar faydalı olabildiğini göstermiştir.

     Eğer sizde aile, dram bir anlamda da korku filmlerinden hoşlanıyorsanız bu filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.



        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder